Dijital Çocuk Hakları Beyannamesi: Çocukların Dijital Dünyada Korunması
header-logo

Dijital Çocuk Hakları Beyannamesi: Çocukların Dijital Dünyada Korunması

project-preview

Prof. Dr. Levent Eraslan Dijital Çocuk Hakları Beyannamesi: Çocukların Dijital Dünyada Korunması 12.09.2025

Dijital teknolojilerin yaygınlaşmasıyla çocukların sosyalleşme, öğrenme ve oyun alanları yalnızca fiziksel mekânlarla sınırlı kalmamaktadır. Dijital ortam, çocuklar için hem fırsatlar hem de riskler barındırmaktadır. Bu makale, Dijital Çocuk Hakları Beyannamesi ve Türkiye’nin Dijital Dünyada Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni akademik bir perspektifle değerlendirerek, çocukların dijital ortamda güvenliği, mahremiyeti ve eşit erişim hakları üzerine odaklanmaktadır.

Giriş

Çocukların dijital dünyada maruz kaldığı riskler ve fırsatlar, uluslararası toplum tarafından giderek daha fazla gündeme alınmaktadır. Türkiye, bu bağlamda önemli bir adım atarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın öncülüğünde Dijital Dünyada Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni imzalamıştır. Sözleşme, çocukların dijital ortamlarda güvenli, eşit ve adil şekilde yer almasını sağlamayı hedeflemektedir.

Dijital Dünyada Çocukların Karşılaştığı Riskler

Dijital dünya, çocuklara sınırsız öğrenme ve sosyalleşme fırsatları sunarken, aynı zamanda çok çeşitli riskler de barındırmaktadır.

- Mahremiyet ve güvenlik ihlalleri: Çocuklar kişisel bilgilerini çoğunlukla farkında olmadan paylaşmakta ve bu veriler kötü niyetli kişiler veya kurumlar tarafından istismar edilebilmektedir. Siber zorbalık, çevrim içi taciz ve uygunsuz reklamlar çocukların psikolojik sağlığını doğrudan tehdit etmektedir.

- Zararlı içerikler: Yaşlarına uygun olmayan şiddet, müstehcenlik, kumar ve bağımlılık yapan oyunlar, çocukların zihinsel ve duygusal gelişimini olumsuz etkileyebilir.

- Dijital eşitsizlik: İnternet ve dijital kaynaklara erişimdeki farklılıklar, çocuklar arasında fırsat eşitsizliğini derinleştirmektedir. Bazı çocuklar sınırsız bilgiye ve kaliteli eğitim materyallerine ulaşabilirken, ekonomik veya coğrafi nedenlerle erişim imkânı olmayanlar geri kalmaktadır.

- Bağımlılık ve ruhsal etkiler: Uzun süreli ekran kullanımı, uyku düzeninde bozulmalar, sosyal izolasyon, dikkat eksikliği ve depresyon gibi riskler doğurabilir. Erken yaşta aşırı dijital içerik tüketimi, bilişsel gelişim ve sosyal beceriler üzerinde kalıcı etkiler yaratabilmektedir.

Ayrıca, yapay zeka destekli platformlar ve algoritmalar çocukların davranışlarını izleyip yönlendirebilmekte; bu durum farkında olmadan reklam ve içerik manipülasyonuna maruz kalmalarına yol açmaktadır. Dolayısıyla, dijital riskler sadece bireysel değil, toplumsal bir boyut da taşımaktadır ve kapsamlı önlemler gerektirmektedir.

Dijital Çocuk Hakları Beyannamesi’nin Temel İlkeleri

Dijital Çocuk Hakları Beyannamesi, BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin dijital çağ uyarlaması olarak çocukların çevrim içi ortamda da korunmasını sağlamayı amaçlamaktadır:

1. Güvenlik ve Korunma Hakkı: Çocuklar, dijital ortamlarda istismar, şiddet, siber zorbalık ve zararlı içeriklerden korunmalıdır.

2. Erişim ve Eşitlik Hakkı: Her çocuğun bilgiye ve eğitime eşit şekilde erişebilmesi esastır. Dijital uçurumun kapatılması, düşük gelirli veya kırsal bölgelerde yaşayan çocukların da kaliteli dijital eğitim kaynaklarına ulaşmasını sağlayacak politikaların geliştirilmesini gerektirir.

3. Katılım ve İfade Hakkı: Çocukların görüşlerini özgürce dile getirebilmeleri ve dijital platformlarda kendilerini ifade edebilmeleri desteklenmelidir.

4. Mahremiyet Hakkı: Çocukların kişisel verileri korunmalı, dijital ayak izleri sorumsuzca kullanılmamalıdır.

Bu ilkeler, çocukların dijital dünyada bilinçli, güvenli ve eşit bir şekilde yer alabilmesini amaçlamaktadır. Beyanname, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde çocukların dijital haklarının korunmasına rehberlik eden bir çerçeve sunmaktadır.

Kurumlar ve Sorumluluklar

Dijital çocuk haklarının etkin uygulanabilmesi için farklı paydaşların sorumluluk alması gerekmektedir.

- Devlet: Yasal düzenlemeleri oluşturmak, denetim mekanizmalarını geliştirmek ve çocukların dijital ortamda güvenliğini sağlamakla yükümlüdür. Eğitim ve bilinçlendirme programlarıyla çocukların dijital okuryazarlığını artırmalı ve aileleri desteklemelidir.

-Teknoloji şirketleri: Algoritmaların şeffaflığını sağlamak, çocuk dostu uygulamalar geliştirmek ve içerik denetimlerini etkin biçimde yürütmekle yükümlüdür. Dijital platformlar, yaşa uygun, güvenli ve ayrımcı olmayan içerikler sunmak zorundadır.

- Aileler ve eğitimciler: Çocukların dijital dünyada güvenli bir şekilde hareket edebilmeleri için rehberlik etmekle sorumludur. Bilinçli teknoloji kullanımı, mahremiyetin korunması ve olumsuz içeriklerden uzak durma, ailelerin ve öğretmenlerin gözetimi ve eğitimi ile mümkündür.

- Sivil Toplum Kuruluşları (STK’lar): STK’lar, sahada çocukların dijital bilinçlenmesini sağlamak, eğitim ve rehberlik hizmetleri sunmakla sorumludur. Örnek olarak, SODİMER, Türkiye genelinde yürüttüğü yüz yüze ve online eğitimlerle çocukların dijital haklarını öğrenmelerini, ailelerin ve öğretmenlerin bilinçlenmesini sağlamaktadır.

Türkiye’nin Dijital Çocuk Hakları Sözleşmesi

Türkiye, bu sözleşmeyle çocukların dijital ortamlarda güvenliğini sağlamayı amaçlamaktadır:

- Dijital hizmet sağlayıcıları, çocuklara yönelik içerik ve algoritmaların güvenli, yaşa uygun ve ayrımcı olmayan biçimde olmasını sağlamakla yükümlüdür.

- Çocuklar, dijital okuryazarlık eğitimi alma hakkına sahiptir ve devlet bu alanı kamu hizmeti niteliğinde destekler.

- Sanal ve artırılmış gerçeklik ortamlarında çocukların güvenliği devlet tarafından sağlanmalı ve istismar, kimlik ihlali gibi risklere karşı önlemler alınmalıdır.

- Uluslararası iş birliği, dijital suçlar ve çevrim içi istismar ile mücadelede kritik rol oynamaktadır.

Tartışma ve Sonuç

Dijital dünya, çocukların ikinci yaşam alanı hâline gelmiş ve bu alanın güvenliği, çocukların fiziksel güvenliği kadar önemlidir. Türkiye’nin attığı bu adım, çocuk haklarının dijital ortamda korunması, devlet, aile ve teknoloji şirketleri arasında sorumluluk paylaşımı ve uluslararası farkındalığın artırılması açısından örnek teşkil etmektedir.

Ülkemizde bireyler günde ortalama 3 saat sosyal medya kullanmakta ve bu kullanım sıklığıyla küresel bağlamda üst sıralarda yer almaktadır. Sosyal medya yaşamın her alanına nüfuz etmiş olup, beraberinde hem fırsatlar hem de riskler getirmektedir. İyi yanları yaygın şekilde bilinse de, olumsuz etkiler özellikle çocuklar ve yaşlılar için kritik önemdedir.

Türkiye’de hâlen kapsamlı bir sosyal medya yasası bulunmamaktadır ve yapay zeka gibi hızla büyüyen teknolojik güçler, mevcut yasal metinlerin değerini ve önemini artırmaktadır. Ayrıca bilişim suçları uzmanı, adalet insanı ve ihtisaslaşmış savcı/hakim sayısının yetersizliği, eğitimcilerin, anne-babaların ve toplumsal bilinç eksikliği mevcut riskleri derinleştirmektedir.

Sonuç olarak, çocukların ve tüm toplumun dijital güvenliğini sağlamak, yalnızca bireysel çabalarla mümkün değildir. Türkiye’nin ulusal bir dijital güvenlik stratejisi belgesi hazırlayarak hayata geçirmesi ve STK’larla iş birliğini güçlendirmesi, dijital dünyada hak ve güvenliği etkin biçimde korumanın temel şartıdır.

Sonuç

Dijital Çocuk Hakları Beyannamesi ve Türkiye’nin Dijital Dünyada Çocuk Hakları Sözleşmesi, çocukların dijital ortamda güvenli, eşit ve katılımcı bir şekilde var olmasını sağlamak için kritik bir çerçeve sunmaktadır. Çocuk haklarının dijital dünyada korunması, sadece bireysel değil, toplumsal bir gelecek güvenliğinin de teminatıdır.

Ulusal bir dijital strateji ile bu hakların hayata geçirilmesi ve STK’ların saha deneyimiyle desteklenmesi, Türkiye’nin dijital güvenlik ve çocuk hakları alanındaki en acil önceliklerinden biridir.

Son olarak, dijital çağda çocukların güvenliği ve haklarının korunması; devlet, teknoloji şirketleri, aileler, eğitimciler ve sivil toplum kuruluşlarının birlikte hareket etmesini gerektiren çok paydaşlı bir sorumluluktur. Bu iş birliği, sadece çocukların değil, toplumun dijital güvenliği ve geleceği açısından da hayati önem taşımaktadır.