Prof. Dr. Levent Eraslan Eğitim Diplomasisi ve Balkanlarda Türkiye'nin Stratejik Varoluşu 12.10.2025
SODİMER Balkanlar Eğitim Programı'nın dördüncü etabını bugün başarıyla tamamladık. Üsküp'te, alanında yetkin akademisyenlerimizle birlikte, öğretmenlerimize ve ebeveynlerimize yönelik; bölgenin ihtiyaçlarına odaklanan on farklı eğitim semineri gerçekleştirdik.
Bu eğitimler yalnızca akademik bilgi paylaşımını değil; tarihî bağların güçlendirilmesini, kültürel kimliğin pekiştirilmesini ve ortak bir geleceğe olan inancın yeniden canlandırılmasını amaçlamaktadır. Üstelik bu çabayı herhangi bir maddi karşılık beklemeden, tamamen gönüllülük esasıyla hayata geçirdik. Çünkü inanıyoruz ki, eğitim alanında atılan her somut adım, bir milletin geleceğinin inşasında en güçlü temel taşlarından biridir.
Eğitim, Gönül Bağları ve Stratejik Diplomasi
Balkanlar, Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihsel ve kültürel hafızasında müstesna bir yere sahiptir. Yüzyıllar boyunca adalet, ilim ve hoşgörüyle yönetilen bu coğrafyada, bugün hâlâ Türkçe konuşan, Türk kültürüne derin bağlarla bağlı yüz binlerce soydaşımız ve kardeşimiz yaşamaktadır. Üsküp, Radoviş, Koçana ve Valandova’da bizi karşılayan insanların gözlerindeki samimiyet ve sıcaklık, Türkiye’ye duyulan köklü sevgiyi açıkça yansıtmaktadır.
Ancak bu tarihî ve duygusal bağ, stratejik bir eğitim diplomasisi vizyonuyla desteklenmediği takdirde, zamanla yalnızca nostaljik bir hatıraya dönüşme riski taşır. Bu nedenle Balkanlara yönelik yaklaşımımız artık salt tarih odaklı değil; geleceğe dönük, planlı ve etkin bir eğitim diplomasisi stratejisiyle yeniden şekillendirilmelidir.
Eğitim Diplomasisinin Uluslararası Etkisi
Eğitim diplomasisi, bir ülkenin kültürel etkisini, uluslararası saygınlığını ve yumuşak güç (soft power) kapasitesini kalıcı biçimde artıran en kritik araçlardan biridir. Amerika Birleşik Devletleri (Fulbright), İngiltere (British Council) ve Güney Kore (King Sejong Enstitüsü) gibi ülkeler, eğitim ve dil aracılığıyla kültürel nüfuz alanlarını uzun yıllardır sistematik biçimde genişletmektedir. Türkiye de benzer bir vizyonla, sahip olduğu tarihî, dilsel ve insani derinliği küresel bir güce dönüştürebilir.
Bu stratejik hedef doğrultusunda, Dışişleri Bakanlığı ile Millî Eğitim Bakanlığı’nın koordinasyonunda bir “Eğitim Diplomasisi Koordinasyon Merkezi” kurulması elzemdir. Bu merkez, yurt dışındaki Türk okullarının koordinasyonunun ötesinde; uluslararası işbirliği anlaşmaları, nitelikli burs programlarının yönetimi, öğretmen değişim programları, dijital içerik ve müfredat desteği gibi kritik konuları sistematik biçimde ele almalıdır.
Uygulanabilir ve Sürdürülebilir Politika Önerileri
- Bölgesel Öğretmen Mesleki Gelişim Akademileri (PGA) Kurulması: Balkan ülkelerinde görev yapan Türk ve yerel öğretmenler için nitelikli, sürekli eğitim merkezleri oluşturulmalıdır. Bu akademilerde; modern Türkçe öğretim metodolojileri, dijital pedagojik yeterlilik ve kültürlerarası aktarım odaklı sertifika modülleri düzenli olarak sunulmalıdır.
- Kapsayıcı Ebeveyn ve Aile Eğitimlerinin Yaygınlaştırılması: Etkin bir eğitim diplomasisi yalnızca öğrenciyi değil, toplumun temel taşı olan aileyi de hedef almalıdır. Türk kurumlarının desteğiyle, yerel dillere çevrilmiş materyallerle; dijital okuryazarlık, çocuk gelişimi ve kültürel farkındalık konularında aile seminerleri düzenli bir takvimle gerçekleştirilmelidir.
- Ortak Dijital Eğitim ve İçerik Platformu Geliştirilmesi: Balkanlardaki Türk okulları ile Türkiye’deki ilgili eğitim kurumları arasında aktif bir dijital köprü kurulmalıdır. Bu platform; öğretmenlerin ortak müfredat geliştirebileceği, kültürel içerik paylaşabileceği ve çevrimiçi dersler yürütebileceği merkezi bir ağ işlevi görmelidir.
- Burs ve Akademik Değişim Programlarının Stratejik Olarak Artırılması: “Türkiye Bursları” programının Balkan gençleri için kapsama alanı ve görünürlüğü stratejik bir planlama ile genişletilmelidir. Ayrıca, üniversiteler arası Erasmus benzeri öğrenci ve akademisyen değişim kotaları bölge lehine artırılmalıdır.
- Kültürel Diplomasi Etkinlikleri ile Entegrasyon: Eğitim faaliyetleriyle eşzamanlı olarak, Türkiye’nin kültürel mirasını ve modern sanatını yansıtan tiyatro, film gösterimi, sergi ve müzik gibi etkinlikler düzenlenmelidir. Kültür ve eğitimin entegre edilmesi, etkinin kalıcılığını sağlar.
-Balkanlarda eğitim müşavirlerinin daha etkin olması sadece tören vb yerlerde değil bizzat sahada olmaları gerekmektedir. Türk okullarının ihtiyaçlarını eğitim materyalleri ve teknolojilerinin sağlanması gibi konularda etkin olmaları elzem bir durumdur.
Gönül Köprülerinden Stratejik Varoluşa
Beş asır boyunca ilimle, sanatla ve adaletle hüküm sürdüğümüz Balkan coğrafyası, bugün hamasi söylemlerle değil; planlı, kurumsal ve sürdürülebilir politikalarla desteklenmelidir. Bölgedeki varlığımızı yalnızca kültürel bir nostaljiye indirgeme riski, bu stratejik yaklaşımla aşılabilir.
Bu stratejideki her okul, her öğretmen, her çocuk; Türkiye ile bölge arasındaki köprünün temel bir taşıdır. Bu taşları bilgiyle, kültürel değerlerle ve samimiyetle örersek; Balkanlar’da Türkiye’nin varlığı yeniden güçlü, saygın ve kalıcı bir şekilde hissedilecek, kardeşlerimiz de kendilerini yalnız hissetmeyecektir.
Sonuç: Kurumsal Bir Eğitim Hareketi, Ulusal Bir Gönül Seferberliği
SODİMER olarak yürüttüğümüz bu program, stratejik bir hedefe yönelik küçük ama anlamlı bir başlangıçtır. Programın sonunda somut olarak gözlemlenmiştir ki; bir öğretmenin mesleki yetkinliğine yapılan yatırım, bazen bir ülkenin itibarını ve nüfuzunu yeniden inşa edebilir. Üsküp’te 141 yıllık Türk okulu Tefeyyüz’de bir velinin samimiyetle ifade ettiği “Türkiye bizi unutmadı, bizi önemsiyor” cümlesi, tüm bu çabaların en özlü ve kıymetli özetidir.
Kesinlikle inanıyoruz ki: Eğitim, bir diplomasi aracıdır; bir kültür köprüsüdür ve ortak bir umut yoludur. Bu stratejik yolda ilerlemek, yalnızca ilgili bakanlıkların değil; bir milletin vicdanının ve geleceğe dönük vizyonunun ortak görevidir.