Prof. Dr. Levent Eraslan Tercih Listesi Değil, Geleceğin Yol Haritası 04.08.2025
Türkiye, genç ve dinamik nüfus yapısıyla önemli bir kalkınma potansiyeline sahip. Ancak bu potansiyelin gerçeğe dönüşebilmesi, doğrudan nitelikli insan kaynağının yetiştirilmesine bağlıdır. Bugün iş gücü piyasasında yaşanan temel sorunlardan biri; yükseköğretim mezunu işsizliğinin artması ve buna karşın üretim sektörlerinde ara eleman eksikliğinin derinleşmesidir. Bu çelişkinin çözümü, mesleki ve teknik eğitimin güçlendirilmesinden geçmektedir. Ben de bir mesleki teknik lise mezunuyum ve bu alanın ülke gelişimi için çok önemli olduğunun bilincinde olarak bir misyon edindim.
Mevcut Durum ve İstatistikler
TÜİK’in 2025 verilerine göre:
• Geniş tanımlı işsizlik (atıl işgücü) oranı %32,9 ile rekor seviyededir.
• 25-34 yaş aralığında, üniversite mezunu olup iş bulamayan genç sayısı 4,2 milyonu aşmıştır.
• Buna karşın, inşaat, imalat, otomotiv, enerji ve hizmet sektörlerinde yaklaşık 500 bine yakın nitelikli teknik eleman açığı bulunmaktadır.
• İnşaat sektöründe nitelikli ustaların maaşları 150.000 TL’ye kadar çıkmakta; bu da teknik becerinin ne kadar değerli hâle geldiğini göstermektedir.
Sorunun Temel Nedenleri
Bu yapısal dengesizliğin birkaç temel nedeni bulunmaktadır:
1. Meslek liselerine yönelik toplumsal önyargılar, öğrencileri bu alandan uzaklaştırmaktadır.
2. Aileler, çocuklarının masa başı işlerde çalışmasını istemekte; bedensel emeğe dayalı işler itibar kaybı olarak görülmektedir.
3. Mesleki ve teknik okulların bir kısmı özel sektörle yeterince entegre olamamakta, mezunlar teorik bilgiyle sahaya çıkmaktadır.
4. Yükseköğretim sistemi, ihtiyaç fazlası bölümlerle gençleri işsizlik riskine itmektedir.
Dönüşüm İçin Atılan Adımlar
Milli Eğitim Bakanlığı, son dönemde mesleki eğitimin yeniden yapılandırılması adına önemli adımlar atmıştır. Bakan Yusuf Tekin’in açıklamalarına göre:
• Sektörle iş birliği içinde uygulamalı eğitim programları yaygınlaştırılmış,
• Çağın gerekliliklerine uygun modül ve müfredatlar hayata geçirilmiş,
• Meslek liselerinin AR-GE kapasitesi artırılmış,
• Mesleki eğitimde tercih yapan öğrencilere yönelik teşvikler gözden geçirilmiştir.
Ayrıca mezuniyet sonrası istihdam garantisi veren modeller üzerinde çalışmalar sürmektedir. Bu kapsamda; meslek liseleri, organize sanayi bölgeleri içinde kurularak doğrudan üretime entegre edilmeye başlanmıştır.
Sektörün Rolü: Gerçekçi İşbirlikleri
İnşaatçılar ve Gayrimenkul Geliştiricileri Derneği (İNDER) gibi sektör STK’ları da mesleki eğitime katkı sunmaya başlamıştır. İNDER Başkanı Engin Keçeli’nin ifadesiyle:
“Gençleri ortaokuldan itibaren inşaata yönlendirmeli, çıraklıkla birlikte maaş ödemeli ve aileyi de desteklemeliyiz.”
Bu görüş, sadece inşaat sektörü için değil, tüm teknik sektörler için geçerlidir. Saha deneyimi ile eğitim içeriği entegre edilmedikçe, mesleki eğitim etkisiz kalmaktadır.
Geleceğe Dönük Öneriler
1. Çıraklık ve Beceri Programlarının Yaygınlaştırılması
• Öğrenciler eğitim sürecinde haftada en az 2 gün uygulamalı eğitim almalı.
• Çırak öğrencilere asgari ücretin belirli oranında maaş verilerek ekonomik teşvik sağlanmalı.
2. Toplumsal Algının Değişimi
• “Meslek altın bileziktir” anlayışını yeniden canlandıracak medya kampanyaları yürütülmeli.
• Başarılı meslek lisesi mezunlarının hikâyeleri görünür kılınmalı.
3. Sektör–Okul Entegrasyonunun Derinleştirilmesi
• Her meslek lisesi, en az bir büyük sanayi kuruluşuyla protokol yapmalı.
• Mezunlara doğrudan iş yerleştirme garantisi verilmeli.
4. Kamu ve Özel Sektör Destekli Teşvik Paketleri
• Mesleki eğitim tercih eden öğrencilere burs, staj ve barınma destekleri verilmeli.
• İşverenlere, meslek lisesi mezunlarını istihdam etmeleri hâlinde vergi avantajları sunulmalı.
Sonuç
Günümüzde yalnızca bilgi değil, beceri temelli donanım da büyük önem taşımaktadır. Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınması, üretim gücünün artması ve gençlerin iş güvencesine kavuşabilmesi için mesleki eğitimin merkezî öneme sahip olduğu artık bir gerçektir.
Eğitim sistemi ile üretim sistemi arasında kurulan köprüler, yalnızca bugünün değil, geleceğin de mimarisini oluşturacaktır.
Aşağıda bu konu ile ilgili SODİMER Bilim Kurulu tarafından kalem alınan çağrımız bulunmaktadır.
SODİMER’DEN KAMUOYUNA VE İLGİLİ KURUMLARA AÇIK ÇAĞRI
“Mesleki ve Teknik Eğitimi Güçlendirmek, Geleceği Kurmaktır.” Türkiye’nin dijital dönüşüm süreci, üretim temelli kalkınma modeli ve genç nüfusun istihdamı açısından en stratejik başlıklardan biri, hiç kuşkusuz mesleki ve teknik eğitimin güçlendirilmesidir. Ancak bu kritik eğitim alanı; geçmişte oluşan önyargılar, yanlış yönlendirmeler ve toplumsal algı problemleri nedeniyle hâlâ olması gereken düzeyde tercih edilmemektedir. 2025 YKS ve LGS tercih süreci devam ederken gençlerimiz ve aileleri; üniversite ya da lise tercihlerinde yalnızca prestij algısına veya puan sıralamasına göre değil, geleceğin beceri, istihdam ve üretim ihtiyaçlarına göre yönlendirilmelidir.
SODİMER olarak çağrımız şudur:
❖ Mesleki ve teknik eğitim; sadece “ara eleman” yetiştiren bir model değil, “aranan eleman” profilini inşa eden bir vizyon alanıdır.
❖ Sanayi, bilişim, sağlık, savunma, otomasyon, yapay zekâ ve çevre teknolojileri gibi stratejik sektörlerin ihtiyaç duyduğu insan kaynağı bu okullardan yetişmektedir.
❖ Bu okullar; öğrencilerine yalnızca bir diploma değil, aynı zamanda iş yeri açma belgesi, teknisyen unvanı, ustalık belgesi ve doğrudan istihdam fırsatı sunmaktadır.
❖ Başarılı uygulamalarla desteklenen “zanaat atölyeleri”, “meslek ortaokulları”, “sektöre entegre okul modelleri” gibi yenilikçi yapılar, Türkiye’de mesleki eğitimin yeni yüzyıldaki temel taşıdır.
Bu doğrultuda;
✓ Öğrencilerimize ve ailelerine, tercih sürecinde mesleki ve teknik eğitimi ciddi bir seçenek olarak değerlendirmelerini,
✓ Rehber öğretmenlere ve okul yöneticilerine, yönlendirme süreçlerinde bu alanların istihdam gücünü ve gelişim potansiyelini vurgulamalarını,
✓ Medya kuruluşlarına, bu okullardaki başarı hikâyelerine daha fazla görünürlük kazandırmalarını,
✓ Millî Eğitim Bakanlığı, YÖK ve ÖSYM başta olmak üzere ilgili tüm kurumlara, tercih kitapçıklarında ve tanıtım içeriklerinde mesleki eğitime stratejik öncelik verilmesini önemle öneriyoruz. Unutulmamalıdır ki, Herkesin üniversite mezunu olduğu bir toplumda üretim yavaşlar ancak herkesin bir mesleğe sahip olduğu bir toplumda kalkınma hızlanır.
SODİMER olarak gençlerimizi sadece sınavla değil, hayatla da baş edebilecek donanımlarla yetiştiren, beceriyi ve üretimi önceleyen her türlü eğitim modelini destekliyoruz. Mesleki ve teknik eğitim, Türkiye’nin geleceğidir.